Bilinçli tüketici, bilinçli olmak için, bilinçaltını devreden çıkarabilir mi? Bilinçaltının işlemediği bir zaman var mı? Gün içinde sabahları en zinde olduğumuz, en bilinçli olunan zamandır. Akşamları da en bilinçaltının çalıştığı zamandır. Tabi bilinçli bir alışverişin ilk şartı, alınacakları markete gitmeden planlanmalı. Markete nerdeyse her gün bir ihtiyaç gidermek için gidiliyor. İhtiyacımız olsa da olmasa da gitmek için bahane de var. Dışarı çıkıp hava almanın yolu, pandemi nedenli yasaklar dünyasında... Aslında pandemiyle gelen yasaklar farkındalık geliştirmek için bir fırsat oldu. Evde oturuldukça neyin daha gerekli? Nelerin de gereksiz olduğu bizzat deneyimlendi. Mutfakta daha fazla vakit geçirme, içe dönme, içsel ve de dışsal temizlenme zamanı oldu. Günlük menü belirleme konusunda tecrübe sahibi insan sayısı arttı. Pazardan alınan sebzeler, yazdan hazırlanan kışlıklar layıkıyla tüketildi.
Bilinç diyince, alışveriş diyince beslenmenin hayatımızdaki önemi geliyor aklıma. Günümüzde her geçen gün beslenme odaklı sofralar daha fazla kurulur oldu. Hücrelerimizi beslemesi gereken yiyecekler, bir takım anlık zevk veren yiyeceklerin yerini almaya başladı. Özellikle kimyasal ilaç kullanmadan üretilen sebzeler sofralarda hakettikleri yeri alacak gibi görünüyor. Doğal ortamında beslenen hayvansal gıdalar da öyle...
Ye kaç anlık kalori ihtiyacını karşıla ve beynin çalışsın devri bitecek. Öze dönüş başlasın 🙃. Peki bilinçli alışverişin ikinci şartı ; neye ihtiyacım var? Ne kadar? Nasıl olmalı? Sorularına cevap verebilecek şekilde bir listeyle başlamalı. Pazara veya Markete gidip aa şu indirimde bunu da alayım durumundan kurtarır. Bilinçli alışverişin üçüncü kuralı: Belki de evde, mutfakta düzenleme yapıp, ne var, ne yok iyi bilmek olmalı. Çocukları sevindirmek için evin bir köşesine çikolata, şeker, cips gibi çöp yiyecekler almak yerine elma, muz, çilek gibi sağlıklı hücre besleyen yiyecekleri almakla başlayabiliriz.
